Gerçekten Bir Blog Denemesi

Gerçekten Bir Blog Denemesi
Keyfine Düşkün :)

26 Şubat 2017 Pazar

BİR BULUT OLSAYDIM EĞER



           Düşündüm eğer bir bulut olsaydım ve insanları izleme şansım olsaydı ne hissederdim diye... Nelere kızar, nelere özenir, nelere ağlardım acaba..


          İnsanların ellerindekinin kıymetini bilmediklerinden yakınırdım muhtemelen. Ufacık sebeplerden yorgan yakıp kendilerini mutsuzluğa mahkum etmelerini izlerdim. Kırılan kalplere, akan gözyaşlarına üzülürdüm. Onlara "Kırdığın kalp yarın ölecek bir kişinin kalbiyse eğer değer mi kırmaya" derdim yada sorardım "Yarın öleceğini bilsen son gününü bu ufacık meseleden dolayı mutsuz geçirmek ister misin?". Tabi ki de beni duymayacaklarını bile bile...


          İnsanların duyarsızlıklarına lanet ederdim mesela. Yeryüzünde hissedebilen, duygularını fark edebilen tek varlıkken duygularını hiç kullanmamalarına kızardım. Yaşayan ama hiç mutlu olmayan yada hiç sevmeyi bilmeyen hatta bu gibi duyguların varlığından haberdar olmayan insanları silkelemek isterdim. Birde sadece kendini kendi mutluluğuna adayan insanları sert rüzgarlarla sarmak isterdim; üzülmeyi, merhamet etmeyi, ağlamayı, vicdanın varlığını belki fark eder umudu ile. Kalplerini kendileri hariç herkese kapatan insanlara üzülürdüm.


       Bu kadar ölümün, haksızlığın, saygısızlığın ve sevgisizliğin yaşandığı dünyada yaşama dört elle sarılanları da anlamazdım ben. Daha da önemlisi; başkalarının duygularıyla beslenen, birilerini aşağılamayı hayat tarzı edinen, tek varlığı ego ve bencillik olanları hiç anlamazdım. Eğer insanlığa puan verecek olsam bu insanlara sıfır bile vermezdim, eziyet ettikleri insanlardan utanarak.

     Eğer Bugünlerde bir bulut olsaydım eğer gözlerimi kapar insanlığa bakmazdım muhtemelen. Çünkü  dünyadaki pisliğe, acıya, vahşete tanıklık etmek istemem galiba. Bulutlar hissedebilseydi eğer, ağlayarak doğal felakete sebep olurlardı herhalde. Biz insanlar ağlamaktan bile aciz ve hissiz iken...
       

BİR GARİP YAŞAMAK MESELESİ

    
                                                                                                                                24.12.16

 Bir garip yaşamak meselesi benimkisi. Yaşıyorum ama garip ironiler, zıtlıklar içinde.

        Sonunu düşünmeden yaşıyorum bu aralar. Anı yaşıyorum yani modern zaman tabiriyle. Yaşamak dediysem büyük bir şey değil hala nefes aldığımdan dolayı, biraz zorunluluktan.sonunu düşünmeden yaşamama rağmen o sonun bir an önce gelmesini istiyorum. Ne ironi ama....Yine ben ve yine ne isteğini bilememek. hem de olay yaşamak.


         Sık sık tekrar ediyorum kendime "Nefes aldığın sürece yaşamak zorundasın" diye. Sadece yaşıyorum, ne zevk alıyorum yaşamdan ne de bir şey bekliyorum ondan. Yemek yiyorum vücudumun ihtiyacından. İşimi yapıyorum başkalarına olan sorumluluğumdan. Hobi ediniyorum ne için yaşadığımı çok düşünmemek için. Uyuyorum çoğu zaman kendimden kaçmak için..

         Velhasılı kelam yaşıyormuş gibi yaşıyorum. Dostlar alışverişte görsün hesabı insanlar yaşıyor desin diye.
 
       Dedim ya benimkisi bir garip yaşamak meselesi....




Not: Tarihi not düş sayın Blog gerçekten karalama defteri olduğun günü. Bazen karamsar bazen umutlu ama çoğu zaman anlaşılmaz yaşayan ben, sonunda cesaret edip yayınlamaya karar verdi kara kaplı defterimdeki bazı yazılarını....